Ocak 03, 2012

Pride of Nations İncelemeleri Bölüm 3 - Ticaret, Rekabet, Üretim ve Ekonomi

III.BÖLÜM

Uzun bir bölüm olacak.

TİCARET ve REKABET

İlk bölümde de bahsettiğim gibi, oyunda hammadde ve ürün çeşitliliği oldukça fazla. Oyun, bu malların dolaşımı ve işlenmesi bakımından Victoria serisine benziyor. Victoria'da olduğu gibi her madde her yerde yetişmiyor ve bu nedenle ticaret yapmak zorunda kalıyorsunuz. İşlerin karıştığı nokta da burası. Çünkü gelişmiş bir ülke olduğunuzdan (örneğin Prusya) daha çok fabrika ve maden inşasına yöneliyorsunuz ve bu nedenle coğrafi şartlardan dolayı da elinizde hammadde olmayabiliyor. Örneğin tekstil ürünü üreten bir fabrikanız var fakat Prusya topraklarında pamuk yetiştirebileceğiniz alan yok ve bu ihtiyacınızı küçükbaş hayvanlardan da yeterince sağlayamıyorsunuz. Ya tekstil üretmeyeceksiniz ya da pamuk ticaretine başlayacaksınız. Geliri daha yüksek olduğundan fabrikalarınızı kapatmıyorsunuz ve pamuk almak için arayışa başlıyorsunuz (yazının devamında bu sürece değineceğim). 

Oyun tur bazlı olduğundan, hammadde isteğiniz ancak bir sonraki tur tamamlanabiliyor bu yüzden canlı bir madde akışı yok. Yapımcılar bu sorunu çok iyi çözmüş: tercih. Yani artık hammaddeyi-maddeyi pazara koyan ülkenin AI'si (ve tur dönerken siz devre dışı kaldığınızdan bir yerde sizin ülkenizin AI'si de) satışa ilk olarak ilişkisinin en iyi olduğu ülkeden başlıyor. Eğer oldukça kıt bir kaynağı, örneğin değerli taşları ülkenize getirtmek istiyorsanız satan ülkelerle aranız çok iyi olmalı yoksa öncelik başka ülkelere gidiyor. Tabi bunun kısır bir döngü olacağını anlayan AGEOD bir seçenek daha eklemiş. Ufak bir tıklamayla istediğinize mala %25 daha yüksek bir teklif verme şansınız var. Ama bu da bir önceki nedenden dolayı yeterli olmayabilir ve yeterli olsa da ekonominize ekstra yük bindirir.

Ticaretin nasıl yapıldığına gelince. Oyunda burası biraz meşakkatli. İlk olarak "B" tuşuna basarak denge ekranını görüyoruz. Oldukça sadece hazırlanmış olan bu menü bize ülkemizde neyin eksik neyin fazla olduğunu gösteriyor. Örneğin ülkenizde bol bol kömür çıkıyor ve siz de fazla kullanmıyorsunuz bu nedenle fazlalıkları satmak istiyorsunuz. Kömür üretilen bir bölgeye tıkladıktan sonra "T" tuşuna basıp ticaret penceresini açıyoruz. Bu pencerede kömürün simgesini buluyoruz ve simgenin sağındaki küçük artıya tıklayarak uluslararası pazara arz edeceğimiz miktarı belirliyoruz. Tabi bir üstteki paragraf nedeniyle ürününüz hiç satılmayabilir de, burası biraz şans. Eğer kıt arz çok alıcı varsa hem sizin satış fiyatınız artar hem de müşteri bulma sıkıntınız olmaz, kimyasal maddeler gibi. Ama çok arz kıt alıcı varsa fiyatlar otomatik olarak düşebilir ve belki de mal elinizde kalabilir, tahıl gibi.

Satış biraz uzun bir prosedür olsa da, alış çok daha kolay. Yine "B" tuşuna basarak denge ekranına geliyoruz ve almak istediğimiz maddenin simgesine bir kere sol tıklıyoruz. Bu, o maddeden 10 birim almak istediğinizi belirtiyor ve satıcı varsa bir sonraki tur elinize geçiyor. Bir süre sonra diyelim ki bu maddeye ihtiyacınız kalmadı. Yine aynı yere bu sefer sağ tıklıyoruz ve talebimizi geri çekiyoruz. Ama eğer siz bu maldan 10'ar 10'ar almak istemiyorsanız, üretildiği yeri bulup, orada "T"ye basmalı ve mal simgesinin yanındaki küçük artıya basarak 1'er 1'er talep etmelisiniz.

ÜRETİM

Diyelim ki ülkenizde tahıl sıkıntısı var. Tahıl neredeyse her yerde yetiştiğinden, biz de ülkemizde birkaç tahıl tarlası kurabiliyoruz. Oyunda bir şeyler kurmaya çalışmak demek, bazı önemli maddelerin kullanımı demek.


Bu satır, arayüzün hemen üst kısmında görülebiliyor. Sırasıyla hazine, kapital, kömür, çelik, işlenmiş maddeler ve subay/er sayısı olarak adlandırabiliriz, sağdaki üç simge şu an önemsiz. PoN, çoğu oyunun aksine hazineyle kapitali birbirinden ayırmış. Bu da oyunun ticaret, vergi, ordu, tesis gibi alanlarında büyük etki bırakmış. 

Eğer ki o tahıl tarlasını kuracaksanız, bol miktarda kapitali ve biraz kömürü, çeliği ve işlenmiş maddeyi gözden çıkarmanız lazım. Bunlar kolay kazanılan şeyler olmadığından, dikkatli harcamanız lazım. Ya da diyelim ki ordunuza bir birlik daha katmak istiyorsunuz. Burada direkt olarak hazineden işlem yapmak zorunda kalıyorsunuz, özel sektör devreye girmiyor. Ve bu birliğin cefasını yok olana kadar çekmek zorundasınız çünkü maaşını da hazine karşılıyor. Daha önce belirttiğim üzere, işte bu yüzden (ve bir nedenden daha) devasa ordular kurmak özveri ve tecrübe istiyor.

PAZAR

Peki bu değirmenin suyu nereden geliyor? Hazinemizdeki altını ve kodamanların cebindeki parayı direkt olarak üretemiyoruz. Burada da "pazar sistemi" işe başlıyor. Ürettiğimiz malların fazlalarını diğer ülkelere satmıyoruz. Önce pazara sunuyoruz ve halkımız ihtiyaçları doğrultusunda ürüne ilk ulaşan kesim oluyor. Bu alım-satımdan elde edilen gelir kapital olarak elimize geçerken, alımdan doğan vergi de hazinemize aktarılıyor. Bir nevi fiyat+KDV sistemi. Ürün fiyatını belirleyemesek de (her tur kendiliğinden değişebiliyor) vergileri belirleyebiliyoruz ama "halk mutluluğu" bu oyunda da olduğundan vergileri son seviyeye çıkartamıyoruz.

Hiç yorum yok: