Ocak 25, 2012

Savaşın Akışını Değiştiren 10 Çarpışma Bölüm 5



[2] Midway Muharebesi 

[1] Stalingrad Muharebesi


2 - MIDWAY MUHAREBESİ


Genellikle Pasifik cephesinin dönüm noktası olarak bilinen muharebe, tam da Amerikalıların morale en çok ihtiyaç duyduğu zamanda yaşanmıştır. Çarpışma 4 – 7 Temmuz 1942 tarihleri arasında, yani Pearl Harbor’dan 7 ay sonrasına denk gelir. Çarpışmanın sebebi bir Japon keşif uçağının, Amerikan Donanması’nın yerini üslerine radyo ile haber vermeye çalışırken radyosunun bozulmasıdır. Böylece Japonların Amerikanları bulma şansı kalmamıştı; fakat Amerikalılar onları bulmuştu. Birden bire bütün Amerikan uçakları Japonların başına örtüştü.


Japonlar o sırada kara bombardımanına uygun toplarla Midway Adası’nı bombalıyorlardı. Ani Amerikan baskını, Japon gemilerini uçak gemilerini uzaklaştırmak için anti-zırhlı topa geçmek zorunda bıraktı. Bu değişiklik onlara 4 uçak gemilerini, bu gemilerdeki 248 uçaklarını ve 1 ağır kruvazörlerini okyanusa verecek kadar zaman kaybettirdi. ABD ise sadece USS Yorktown (uçak gemisi), USS Hamman (destroyer), 150 uçak ve 307 asker kaybetmişti. Japonların askeri kaybı 3,057′ydi ve bu sayının içinde ellerindeki en iyi pilotlar da vardı. Midway Muharebesi’nden sonra Japonlar, Amerikalıların karşısına onlarla başa çıkacak bir deniz filosu daha çıkaramadılar.




1 - STALINGRAD MUHAREBESİ


Savaş tarihinin en görkemli, en korkunç ve sarfedilen efor ile cesaret açısından en çok saygı duyulan, dehşet uyandırıcı zalimliğin sahneye konulduğu ve insan hayatının en çok görmezden gelindiği muharebe: Stalingrad Muharebesi. Dondurucu Rusya’da, 17 Temmuz 1942′den başlayıp, 2 Şubat 1943′e kadar yaklaşık 200 gün sürdü. Reich çatısı altında toplanan 1,011,000 askere karşı 1,103,000 Sovyet askeri amansız bir mücadele verdi.


Sovyet zaferini tek bir nedene indirgemek imkansızdır. Tarihte yaşanmış en sert kışlardan olan 1943 Ocak ve Şubat kışları büyük bir rol oynasa da, Sovyetlerin arkasında bitmek bilmez bir erzak ve asker takviyesi vardı. Buna karşın Mihver generallerinin elinde kış bitene kadar takviye edilemeyecek olan bir ordu bulunuyordu. Stalin’in hala konuşulan 227. Emri: “Tek bir adım bile geri çekilmek yok”, Sovyet sivillerini bile çarpışmaya dahil etmiştir. Geri çekildiği görülen her asker, üstü tarafından vurulmuştur. Aynı şey, Stalin’in verdiği emirler doğrultusunda, askerlerinin daha iyi çarpışmasını sağlamak için savaştan kaçan Rus sivillere de uygulanmıştır.


Hitlerin Wehrmacht’a anlattığı “Ruslar alt-insandır” masalı doğru değil gibi gözüküyordu, zaten Almanlar da çatışma çetinleştikçe bunu daha iyi anlıyordu. Sovyetler teknolojinin ve liderlik edecek yetkin bir komutanın eksikliğini çekse de bu açıklarını sayısal üstünlükleri ve cesaretleriyle kapatıyorlardı. Bunun yanı sıra Ruslar, Panzer ve Tiger tanklarını alt etmek için T-34 tanklarını kullanmaya başlamışlardı. Bu tankları yeri geldiğinde Nazi bombardımanına uğrayıp ay yüzeyine dönmüş, %90′ı tuğla, tahta, taş ve çelik yığınlarından oluşan, bazen bu yığınların 10,5 metreye kadar çıktığı şehre bile konuşlandırdılar. Almanlar tanklarını hareket ettiremezken, Sovyet ordusu kendilerinkini caddelerin köşelerine, fabrikaların içine götürüp avlarının yaklaşmasını bekliyordu.


“Stalin’in şehri”nde geçen savaş bütün dünyada yankı uyandırdı ve kendine büyük bir ün yaptı. Ruslar, kayıpları ne kadar büyük olursa olsun “geri çekilmek yok” prensibini uyguluyorlardı. Defanslarını çok katlı apartman bloklarına, fabrikalara, depolara, sokak köşelerindeki yapılara ve ofislere taşımışlardı. Bunları otomatik tüfekler, anti-tank roketleri, havan topları, kara mayınları, dikenli teller, keskin nişancı tüfekleriykle sayıları 5′ten 10′a kadar değişen askerler ve el bombacılarıyla savunuyorlar ve her bir yapı için bunu teker teker yapıyorlardı. Çarpışmalar her yerdeydi; sokaklarda, fabrikalarda, evlerde, bodrum katlarında ve merdiven boşluklarında. Kanalizasyon sistemi çarpışmalar için birer labirente dönüştürülmüştü. Naziler buna “Rattenkrieg” diyorlardı, yani “Sıçan Savaşı”.

Bu umutsuz kaosun içinde, bütün savaş hatları ortadan kalktı. Zırhlı araçlarla desteklenen ve hızlı ilerleyişleriyle ün salmış Alman mobilize birlikleri bombaların arta bıraktığı yıkık dökük duvarlar ve yarısı yerle bir olmuş apartmanlar arasında çarpışarak adım adım ilerlemek zorunda kaldı. Alman bombardımanlarından kısmen kurtulan binalar hala Rus askeri kaynıyordu. Almanlar birinci kattaysa Ruslar ikinci kattaydı. Almanlar ikinci katı ele geçirdiklerinde üçüncü katta yine Rusları buluyorlardı. Süngüyle savaştılar; süngü takılmış tüfekleri ellerinde olmayınca birbirlerini camlardan tankların üstüne fırlattılar.

Şehrin kuzeyindeki üç fabrika, Luftwaffe onları yok oluşa bombalarken, hala tanklar ve anti-tank birlikleri arasında devasa çarpışmalara sahne oluyordu.

Vasily Zaitsev
Sovyet keskin nişancıları enkazları kendi işleri için biçilmiş kaftan olarak gördüler ve tek bir Rus, Vassily Zaitsev, kendi başına, çoğunluğu subaylardan oluşan 242 Alman’ı vurdu. Şehre gönderilen Rusların ortalama yaşam süresi 12 saatti. Almanlar çarpışmaların başladığı günden sonraki 2 ay boyunca durumu idare ettilerse de, Zhukov ve Vasilevsky Sibirya’nın steplerinden 1 milyon Rus askerini daha savaşa katarak kuşatmaya gelenleri kuşattı. Manstein, Almanların sahip olduğu en iyi general, Rus kuşatmasını yararak şehrin içinde kapana kısılmış durumda bulunan General Paulus’a yardım götürmeye çalışsa da, Rus kuvvetleri karşısında anında geri çekilmek zorunda kaldı.

Alman 6. ordusu ölüme mahkumdu. Şehre artık “Der Kessel” yani “kazan” diyorları. Kış bastırdıkça, açlık ve soğuk ısırığyla da savaşmak zorunda kaldılar. En sonunda açlıktan, bıçağı hissetmeyecek kadar uyuşmuş durumdaki ayak parmaklarını yemeye başladılar. Alman uçakları havadan askerlere erzak atsa da, miktar kesinlikle yeterli değildi. Naziler açlıktan o kadar bitap düşmüştü ki, erzak sandıklarını açmaya bile mecalleri yoktu. Erzak atan kargo uçaklarının çoğu da Ruslar tarafından düşürüldü.  Sovyet askerleri kış için doğru araç-gereç ve kıyafete sahipti ve dondurucu havada nasıl sağ kalacaklarını iyi biliyorlardı. Ve en sonunda, Paulus askerlerine teslim olma emrini verdi. Şehrin tamamı yerle bir olmuştu.


12 yıl sonra, 1954 yılında bir kaza sonucu iki asker mezardan çıkarıldı. Biri Alman, biri Sovyet askeriydi. İkisi de birbirini göğüslerinden süngülemişti. İkisi de beraber ölmüştü. Ve ikisi de yakınlara düşen bir havan topu mermisinden çıkan alevlerce yakılmıştı. 

Bu muharebe Wehrmacht’ın karadaki ilk büyük yenilgisiydi ve bütün insiyatifi Sovyetlerin eline geçirdi. Bu muharebeye kadar, Sovyet ordusu komik yenilgileri ve tehlikeli sonuçlar doğuran başarısızlıklarıyla biliniyordu. Doğu Cephesinde hızlı bir ilerleyiş başlayınca, Hitler Batı Cephesi’ne konsantre olamadı ve iki cepheli bir savaşı kazanma şansı da kalmadı. Yavaşça ve acılı bir şekilde, Sovyetler Birliği istilacıları Rusya’dan çıkardı, Almanya’yı savunmak zorunda bıraktı ve en sonunda Berlin’i kuşattı.




2 yorum:

Adsız dedi ki...

Stalingrad yazısı gayet güzel ve basit bir anlatımla yazılmış. Eline sağlık.

Herr Marschall dedi ki...

Teşekkürler.